Altın, eski çağlardan günümüze kadar takı endüstrisinde kullanılmasının yanı sıra, kıymetli maden olarak da bireyler, şirketler ve devletler için cazibesini hep korudu.
Özellikle tasarruf alışkanlığı olan toplumumuzda, biriktirilen küçük meblağların aktarıldığı yatırım aracı genellikle altın oldu.
Savaşların, ekonomik krizlerin, ülkelerde iç belirsizliklerin olduğu zamanlarda güvenli liman olma konumundaydı.
Özellikle 2014 ve sonrasında yukarı doğru olan seyri daha da hızlanınca, enflasyona karşı koruma kalkanı olma vasfının ötesine geçerek, enflasyon üzerinde bir artış beklentisi ile yatırım aracı haline dönüştü.
2020 yılı yaz aylarının başlarında 385 TL civarı olan gram altın, hızlı bir tırmanışa geçti ve yatırımcı için çekim noktası oldu. Bu yukarı doğru seyir 539 TL’ye kadar çıkarken bu tırmanışın daha da ileri gidebileceği düşüncesi ile yatırımcı 500 TL üzeri fiyatlardan altına yatırım yaptı.
Yatırımcılardan 500 TL üzerinde alım yapanlar son bir yılda yaptıkları yatırımlardan kazanamadığı gibi bir miktar kayıp da verdi.
Peki altın yatırımcısı ne yapmalı?
Bu yatırımcılar için beklemek en doğru pozisyon gibi görünüyor. Zira altın son aylarda 500 ile 530 TL aralığında inişli çıkışlı bir seyir izliyor.
Tüm bunlara dayanarak hatırlatmak istediğim iki husus var:
-
Dünyada dolaşımda olan altın hacmi sınırlı. Altına olan talep ise zaman zaman değişim gösterse de, çoğunlukla pozitif bir ivme göstermekte. Bu talep devam ettiği sürece altın fiyatlarının da artış yönünde pozitif bir değer alması kaçınılmaz.
-
Diğer bir husus ise altının uzun dönemli bir yatırım aracı olduğunu ve uzun dönemde yatırımcısını üzmediğini unutmamamız gerektiğidir.