Ülkemiz altın rezervi olarak zengin bir ülke olmasa da, altın kullanımı ve işlemesi konusunda dünya üzerinde sayılı ülkelerden biri konumunda.
Yüzyıllardır farklı medeniyetlerin hayat bulduğu bu topraklarda, her medeniyet kendi kültürünü artı değer oluşturarak miras bıraktı.Altın ve diğer kıymetli madenler, sosyal yaşam içinde normal bir alışkanlık ve tüketim aracı haline gelirken, zaman içinde hatırı sayılır bir değer birikimi oluşmasına vesile oldu.
Günümüzde "yastık altı altın" olarak adlandırılan ve tahminen 5 bin ton olduğu hesap edilen altın, bir çok kesimin iştahını kabartmakta. Özellikle ekonomi dünyası on yıldır yastık altı atıl altınları ekonomiye kazandırmanın yol ve yordamını arıyor. Bu amaçla devletin de desteğini alarak bir çok proje devreye girerken, yeni projelerin de devreye girmesi kaçınılmaz.
Elbette yaklaşık 290 milyar dolar gibi muazzam bir değerin atıl olması ülkemiz için çok büyük bir kayıp. Geçtiğimiz yıllarda bir milyar dolar için bile borç bulmakta zorlandığımızı hatıra getirirsek, bu kadar yüksek bir meblağın ekonominin işleyen çarkına dahil edilmesi çok ciddi bir kalkınma hamlesi olacaktır.
Atıl altınların, "Altın Bankacılığı" sistemi ile ekonomiye kazandırılması istenirken ayrıca tüketici açısından da bazı sorunlara çözüm sunuluyor. En önemlisi evde saklanan altınların güvenliği konusu bu sistem ile çözüme kavuşurken, ayrıca banka işletim sistemi içinde kur değeri dışında kar payı kazanma imkanı da doğuyor.
Elbette burada üzerinde durulması gereken en önemli husus, vatandaşın elinde farklı ayar ve şekildeki ürünlerin has altına dönüştürülmesi safhasında en az kayıpla işleme alınması. Bu konuda tavsiyemiz altın sahiplerinin değerlendirme safhasında farklı bir yerde de kontrol yaptırmaları olacaktır.
Mevcut altınların yatırım yönü ağır basan ürün gruplarında dönüşümü daha kolay olurken, takı amaçlı alınan ve devamlı olarak kullanılan ürünlerin bu sistemde değerlendirilmesi çok düşük ihtimal olarak görülüyor.
